Mitral Balon Valvuloplasti nedir ?

Mitral Balon Valvuloplasti Hakkında Bilgilendirme

  1. Mitral darlık (stenoz) nedir?
  2. Mitral darlığın nedenleri nelerdir?
  3. Mitral darlığın belirtileri nelerdir?
  4. Mitral darlık nasıl teşhis edilir?
  5. Tedavi edilmezse ne olur?
  6. Perkütan mitral balon valvuloplasti nedir?
  7. Perkütan mitral balon valvuloplasti kimlere uygulanır?
  8. Perkütan mitral balon valvuloplasti işlemi nasıl yapılır?
  9. İşlem sonrası hastayı neler bekler?
  10. Perkütan mitral balon valvuloplasti riskleri nelerdir?
  11. İşlem sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

1. Mitral Darlık (Stenoz) Nedir?
Mitral darlık, kalbin sol kulakçığından (atriyum) sol karıncığa (ventrikül) kan akımını sağlayan mitral kapağın açıklığının daralması sonucu oluşan bir kapak hastalığıdır. Sağlıklı bir mitral kapak geniş bir açıklığa sahiptir ve kan, düşük basınç farkıyla akıcı bir şekilde geçer. Ancak romatizmal kalp hastalığı, kalsifikasyon veya doğuştan gelen yapısal bozukluklar nedeniyle kapak yaprakçıkları kalınlaşır, esnekliğini yitirir veya yaprakçık kenarları birbirine yapışarak açıklığın daralmasına yol açar. Bu daralma, sol atriyum içerisinde basınç artışına ve zaman içinde akciğer dolaşımında gerilime neden olarak nefes darlığı, çarpıntı ve yorgunluk gibi semptomlara yol açar. Mitral darlık; hafif, orta ve ileri derecede sınıflandırılır; darlığın şiddetine bağlı olarak hastanın yakınmaları, hemodinamik etkileri ve tedavi yaklaşımı belirlenir.

2. Mitral Darlığın Nedenleri Nelerdir?
Mitral darlığın en yaygın nedeni romatizmal kalp hastalığıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, çocukluk veya ergenlik döneminde geçirilen akut romatizmal ateş, yıllar içinde mitral kapakta kalıcı hasara yol açarak bu darlığın gelişmesine neden olabilir. Romatizmal süreçte, kapak yaprakçıkları kalınlaşır, esnekliğini kaybeder, zamanla kireçlenir ve birbirine yapışarak kapak açıklığını daraltır. Bu daralma kan akışını zorlaştırarak kalbin normal işleyişini bozar.

Romatizmal hastalık dışında mitral darlığa yol açabilecek başka nedenler de vardır. Bunlardan biri kapakta kalsifikasyondur. Özellikle ileri yaşlarda, mitral kapakta kireç birikimi görülebilir ve bu durum kapak hareketlerini kısıtlayarak açıklığın daralmasına neden olur.

Doğumsal (konjenital) mitral darlık ise oldukça nadirdir ve genellikle çocukluk çağında tanı alır. Bazı hastalarda ise daha önce göğüs bölgesine radyoterapi uygulanması sonucunda yıllar içinde mitral kapakta fibrozis gelişebilir ve kapak yapısı daralabilir. Ayrıca sistemik lupus eritematozus gibi bazı nadir romatolojik ya da metabolik hastalıklar da mitral kapak yapısını etkileyerek darlık gelişimine yol açabilir.

Ancak özellikle genç ve orta yaş grubundaki hastalarda, mitral darlığın en sık nedeni romatizmal sürece bağlı gelişen kapak hasarıdır. Bu nedenle hastanın geçmişinde sık geçirilen boğaz enfeksiyonları, tanı konmuş romatizmal ateş öyküsü veya romatizmal eklem hastalıkları varsa, mitral darlık açısından dikkatli değerlendirme yapılması gerekir.

3. Mitral Darlığın Belirtileri Nelerdir?
Mitral darlığının belirtileri, kapak açıklığının daralma derecesine ve hastalığın süresine bağlı olarak değişiklik gösterir. Hafif darlıklarda uzun süre hiçbir belirti olmayabilirken, orta ve ileri düzeyde daralma geliştiğinde semptomlar daha belirgin hale gelir. En sık görülen belirtiler şunlardır:

  • Nefes Darlığı: En karakteristik bulgudur. Başlangıçta eforla ortaya çıkar, ilerleyen dönemlerde istirahatte bile hissedilebilir. Özellikle gece uykuda ortaya çıkan ve hastayı oturmak zorunda bırakan “paroksismal noktürnal dispne” mitral darlığına özgüdür.
  • Çabuk Yorulma ve Egzersiz Kapasitesinde Azalma: Kalbin yeterince kan pompalayamaması nedeniyle vücut dokularına yeterli oksijen ulaşamaz.
  • Çarpıntı: Sol atriyumda basınç artışı sonucu gelişen atriyal fibrilasyon gibi ritim bozuklukları çarpıntı şeklinde hissedilir.
  • Öksürük ve Hemoptizi (Kanlı Balgam): Pulmoner venöz basıncın artması sonucu küçük damarlar çatlayabilir.
  • Boyunda Nabız Atımı veya Halsizlik: Atriyal fibrilasyonun neden olduğu düzensiz nabız ve azalmış kalp debisi sonucu gelişebilir.
  • Ses Kısıklığı (Ortner Sendromu): Çok nadiren, büyümüş sol atriyumun ses tellerine giden sinire bası yapması sonucu oluşur.

Bu belirtiler zamanla artar ve günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle erken tanı ve uygun tedavi planlaması oldukça önemlidir.

4. Mitral Darlık Nasıl Teşhis Edilir?

Mitral darlığın tanısı, hastanın şikâyetleri, fizik muayene bulguları ve çeşitli görüntüleme yöntemlerinin bir arada değerlendirilmesiyle konur. Genellikle hastalar eforla artan nefes darlığı, çarpıntı, çabuk yorulma gibi yakınmalarla hekime başvurur. Fizik muayenede, kalbin dinlenmesi sırasında mitral darlığa özgü “açılma sesi” ve diyastolik üfürüm duyulabilir.

Tanıda en önemli araç ekokardiyografidir. Transtorasik ekokardiyografi (TTE) ile mitral kapağın yapısı, hareketliliği, açıklık alanı ve sol atriyumun büyüklüğü değerlendirilir. Eğer balon valvuloplasti planlanıyorsa veya görüntüler yetersizse, daha detaylı görüntü sağlayan transözofageal ekokardiyografi (TEE) uygulanır. Bu yöntemle kapakta kireçlenme, yaprakçık hareketleri ve sol atriyumda pıhtı olup olmadığı net bir şekilde görülebilir.

Elektrokardiyografi (EKG), özellikle ritim bozukluklarını (örneğin atriyal fibrilasyon) ve sol atriyum genişlemesini göstermek için kullanılır. Akciğer grafisi ise sol atriyum büyümesini ve pulmoner konjesyonu değerlendirmede faydalıdır. Bazı durumlarda, egzersiz kapasitesini ve semptomlarla ilişkisini değerlendirmek amacıyla efor testi yapılabilir.

İnvaziv tanı yöntemlerinden biri olan sağ kalp kateterizasyonu ise genellikle ileri vakalarda veya eşlik eden koroner arter hastalığı şüphesi varsa uygulanır. Bu yöntemle mitral kapak gradiyenti, pulmoner arter basıncı ve sol atriyum basıncı gibi hemodinamik veriler doğrudan ölçülerek tanı netleştirilir.

Tüm bu veriler bir arada değerlendirilerek mitral darlığın şiddeti, kapak yapısı ve eşlik eden hastalıklar belirlenir. Bu sayede hastaya en uygun tedavi yöntemi, örneğin balon valvuloplasti uygulanıp uygulanamayacağı, kararlaştırılır.

5. Mitral Darlık Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Mitral darlığı tedavi edilmeden bırakıldığında, zamanla kalp ve akciğer dolaşımı üzerinde ciddi etkiler oluşturarak yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyebilir. Kapak açıklığı azaldıkça sol atriyumda basınç artar ve bu durum hem kalpte hem de akciğer damarlarında bir dizi patolojik süreci başlatır.

İlk olarak, sol atriyum büyür ve basınç artışı nedeniyle hastalarda çarpıntı ve atriyal fibrilasyon gibi ritim bozuklukları gelişebilir. Atriyal fibrilasyon, kalp ritmini düzensizleştirerek kalbin verimli çalışmasını bozar ve aynı zamanda pıhtı oluşma riskini artırır. Sol atriyumda oluşan bu pıhtılar, sistemik dolaşıma geçerek inme (felç) gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Sol atriyum basıncının artması, pulmoner venöz hipertansiyona neden olur. Bu durumda akciğerlerde sıvı birikimi gelişir ve hastada nefes darlığı, özellikle geceleri artan solunum sıkıntısı ve ortopne (yatarken nefes alamama) gibi belirtiler şiddetlenir. İleri dönemlerde bu süreç pulmoner hipertansiyona ve ardından sağ kalp yetmezliğine neden olabilir. Sağ kalp yetmezliği geliştiğinde bacaklarda ödem, karında şişlik (asit), karaciğer büyümesi gibi belirtiler ortaya çıkar.

Ayrıca tedavisiz ilerleyen mitral darlık, hastalarda egzersiz kapasitesinde ciddi azalma, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları ve genel fonksiyon kaybıyla sonuçlanabilir. Bu nedenle, semptomların başladığı veya kapak alanı belirli bir sınırın altına düştüğü hastalarda zamanında müdahale büyük önem taşır. Gerekli tedavi yapılmazsa, mitral darlığı ilerleyici, yaşamı tehdit eden bir kalp hastalığına dönüşebilir.

6. Perkütan Mitral Balon Valvuloplasti Nedir?
Perkütan mitral balon valvuloplasti (PMBV), mitral darlığının tedavisinde kullanılan, cerrahi kesi yapılmadan uygulanan minimal invaziv bir girişimsel tedavi yöntemidir. Bu işlemde, kasık bölgesinden girilerek kalbe ulaştırılan bir balon kateter aracılığıyla mitral kapağın daralan açıklığı genişletilir. Amaç, mitral kapak yaprakçıkları arasındaki yapışıklıkları açmak ve kan akışını kolaylaştırmaktır.

İşlem sırasında, kasık toplardamarından (femoral ven) girilerek sağ atriyuma ulaşılır, buradan ince bir iğne ile atriyal septum geçilerek sol atriyuma geçilir. Daha sonra mitral kapağa yönlendirilen özel balonlu kateter, daralmış kapağın ortasına yerleştirilir ve balon şişirilerek kapak yaprakçıkları arasındaki yapışıklıklar açılır. İşlem sırasında genellikle transözofageal ekokardiyografi ve floroskopi (canlı X-ışını görüntüleme) eş zamanlı kullanılarak balonun doğru konumlandırılması ve kapak açıklığının genişletilmesi sağlanır.

Bu yöntem, uygun anatomiye sahip hastalarda açık kalp ameliyatına gerek kalmadan mitral kapağın genişletilmesini sağlar. İyileşme süresi kısadır, hastanede kalış süresi genellikle 1–2 gündür ve birçok hasta işlem sonrası yaşam kalitesinde belirgin bir iyileşme hisseder.

Ancak bu işlem her hastaya uygun değildir. Kapak yapısında ileri kireçlenme, ciddi mitral yetmezlik veya sol atriyum içinde pıhtı varlığı gibi durumlar, balon valvuloplasti için kontrendikasyon oluşturabilir. Bu nedenle işlem öncesi hastalar ayrıntılı ekokardiyografik değerlendirmeden geçirilir

7. Perkütan Mitral Balon Valvuloplasti Kimlere Uygulanır?
Perkütan mitral balon valvuloplasti, mitral darlığı olan ve uygun anatomik özelliklere sahip hastalarda tercih edilen etkili ve güvenli bir tedavi seçeneğidir. Ancak bu işlem, her mitral darlığı hastasına uygulanamaz. Aday hastaların dikkatle seçilmesi gerekir.

Genel olarak, aşağıdaki özellikleri taşıyan hastalar balon valvuloplasti için uygun kabul edilir:

  • Orta veya ciddi derecede mitral darlığı bulunan hastalar: Genellikle mitral kapak alanı ≤1.5 cm² olan hastalarda işlem değerlendirilir.
  • Semptomatik hastalar: Eforla nefes darlığı, çarpıntı, yorgunluk gibi şikayetleri olan bireylerde tedavi gereklidir.
  • Mitral kapak yapısı uygun olanlar: Kapakta ileri derecede kireçlenme, kalınlaşma ya da subvalvüler fibrozis bulunmayan, elastikiyetini koruyan kapak yaprakçıkları olan hastalar idealdir. Bu değerlendirme “Wilkins skoru” adı verilen bir sistemle yapılır.
  • Mitral yetmezliği minimal düzeyde olanlar: Orta ya da ileri derecede mitral yetersizliği varsa balonla genişletme işlemi önerilmez çünkü yetmezlik daha da artabilir.
  • Sol atriyum içinde pıhtı olmayanlar: Atriyumda trombüs varsa işlem sırasında bu pıhtının emboli riskini artırması nedeniyle valvuloplasti yapılamaz. Bu nedenle işlem öncesi transözofageal ekokardiyografi ile ayrıntılı pıhtı taraması yapılır.
  • Atriyal fibrilasyon olsa da iyi kontrol altında olan hastalar: Ritim bozukluğu, işlem için tam bir engel değildir; ancak antikoagülasyon ve ritim yönetimi dikkatle planlanmalıdır.

Özetle, perkütan mitral balon valvuloplasti; mitral kapağın anatomik olarak uygun olduğu, ciddi mitral darlığı ve buna bağlı semptomları olan, açık cerrahiye göre daha az riskli bir alternatif aranan hastalarda uygulanır. Doğru hasta seçimi, işlemin başarısı ve uzun dönem sonuçları açısından kritik öneme sahiptir.

8. Perkütan Mitral Balon Valvuloplasti İşlemi Nasıl Yapılır?
Mitral balon valvuloplasti işlemi, genel anestezi gerektirmeyen, kasık toplardamarından girilerek yapılan kapalı bir işlemdir. Genellikle hafif sedasyon ve lokal anestezi ile gerçekleştirilir ve işlem sırasında hastanın bilinci açık olur.

İlk olarak kasık bölgesindeki toplardamardan ince bir kateter yerleştirilir. Bu kateter kalbin sağ kulakçığına (sağ atriyuma) yönlendirilir. Daha sonra özel bir iğne yardımıyla kalbin kulakçıkları arasındaki bölmeden geçilerek sol kulakçığa ulaşılır. Buradan da daralmış mitral kapağa geçilir.

Mitral kapağın ortasına yerleştirilen özel balonlu kateter, ekokardiyografi ve röntgen (floroskopi) yardımıyla doğru pozisyona getirilir. Balon dikkatlice şişirilerek mitral kapaktaki yapışıklıklar açılır ve kan geçişi kolaylaştırılır. İşlem sırasında kapaktaki açıklığın yeterince genişlediğinden emin olunur.

Balon indirildikten sonra kateter sistemleri çıkarılır ve kasık bölgesindeki giriş yeri kapatılır. Genellikle işlem 30–60 dakika sürer ve hasta aynı gün ya da bir gece gözlem altında tutulduktan sonra taburcu edilebilir.

Bu işlem, açık kalp ameliyatına göre çok daha az invazivdir ve iyileşme süresi oldukça kısadır. Uygun hastalarda mitral kapak açıklığını etkili bir şekilde artırarak şikâyetleri önemli ölçüde hafifletir.

9. İşlem Sonrası Hastayı Neler Bekler?
Mitral balon valvuloplasti işlemi sonrasında hastalar genellikle birkaç saat gözlem altında tutulur. İşlemden sonraki ilk saatlerde kalp ritmi, tansiyon, oksijen düzeyi ve kasık bölgesindeki damar girişi düzenli aralıklarla kontrol edilir. Eğer işlem sorunsuz geçmişse, hastalar çoğunlukla aynı gün veya bir gece hastanede kalışın ardından taburcu edilir.

İlk birkaç gün içinde kasık bölgesinde hafif ağrı, morarma ya da hassasiyet görülebilir. Bunlar beklenen ve geçici yan etkilerdir. Hastalara, birkaç gün boyunca ağır kaldırmaktan, merdiven çıkmak gibi zorlayıcı aktivitelerden ve uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmaları önerilir. Yürüyüş gibi hafif egzersizler genellikle işlemden 24–48 saat sonra serbest bırakılır.

Ekokardiyografi genellikle işlemden sonraki gün yapılır. Bu sayede kapak açıklığındaki artış, mitral yetmezliğin derecesi ve genel kalp fonksiyonu değerlendirilir. İşlem başarılıysa, hastaların nefes darlığı gibi yakınmalarında belirgin bir rahatlama olur.

İşlem sonrası dönemde bazı hastalarda kalp ritmi değişiklikleri (özellikle atriyal fibrilasyon) görülebilir. Bu durumda doktorunuz ek tedavi ya da ilaç düzenlemesi yapabilir. Ayrıca bazı durumlarda hafif mitral yetmezlik gelişebilir; bu da genellikle ek tedavi gerektirmeden izlenir.

İlk haftalarda düzenli kontrollere gitmek önemlidir. Girişim sonrası dönemde hastalara çoğunlukla düşük dozda kan sulandırıcı ve ritim düzenleyici ilaçlar verilir. Bu ilaçların kullanım süresi hastanın klinik durumuna göre belirlenir.

Kısacası, başarılı bir balon valvuloplasti sonrası iyileşme süreci genellikle hızlı ve konforludur. Hastaların büyük çoğunluğu birkaç gün içinde normal günlük yaşamlarına dönebilir ve daha önceki nefes darlığı, çabuk yorulma gibi şikayetlerinde belirgin bir azalma hisseder.

10. Perkütan Mitral Balon Valvuloplastinin Riskleri Nelerdir?
Mitral balon valvuloplasti, deneyimli merkezlerde uygulandığında genellikle güvenli bir işlemdir. Ancak her tıbbi girişimde olduğu gibi bu işlemde de bazı riskler ve olası komplikasyonlar vardır. Bu risklerin çoğu nadirdir ve işlem öncesi yapılan dikkatli değerlendirmelerle büyük ölçüde önlenebilir.

Olası komplikasyonlar şunlardır:

  • Mitral Yetmezliği Gelişimi: İşlem sırasında balonun fazla açılması ya da kapak yaprakçıklarının zarar görmesi sonucu mitral kapağın tam kapanamaması (yetmezlik) oluşabilir. Hafif ve orta derecede mitral yetmezlik genellikle tedavi gerektirmezken, nadiren ciddi mitral yetmezlik gelişebilir ve cerrahi kapak değişimi gerekebilir.
  • Kalp Ritim Bozuklukları: Özellikle işlem sonrası dönemde atriyal fibrilasyon gibi ritim bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu durum genellikle ilaçlarla kontrol altına alınır.
  • Kalp Zarı (Perikard) Etrafında Sıvı Toplanması: Kateterlerin kalp içinde hareketi sırasında nadiren kalp duvarında zedelenme olabilir ve bu durum perikardiyal efüzyon (kalp zarı etrafında sıvı birikimi) ya da tamponad (acil müdahale gerektiren ciddi bir durum) ile sonuçlanabilir.
  • Kasık Bölgesinde Kanama veya Hematom: Giriş yerinden kaynaklı morarma, şişlik ya da kanama görülebilir. Bu genellikle kendiliğinden düzelir; ancak bazı hastalarda bası uygulanması ya da nadiren damar onarımı gerekebilir.
  • Sol Atriyumda veya Sistemik Dolaşımda Pıhtı Oluşumu: Özellikle atriyal fibrilasyonu olan hastalarda pıhtı riski artar. Bu nedenle işlem öncesi pıhtı varlığı ekokardiyografi ile kontrol edilir ve işlem sonrası dönemde kan sulandırıcı ilaçlar kullanılır.
  • Geçici İnme veya Emboli: Nadiren işlem sırasında oluşan küçük pıhtıların beyin ya da başka organlara gitmesi sonucu geçici ya da kalıcı sorunlar gelişebilir. Bu nedenle uygun antikoagülasyon tedavisi önemlidir.

Bu riskler, dikkatli hasta seçimi, deneyimli ekip, uygun cihaz kullanımı ve işlem sonrası yakın takip ile oldukça düşük düzeylerde tutulabilir. İşlem öncesinde tüm bu riskler hastayla paylaşılır ve onam alınır. Unutulmamalıdır ki, uygun hastalarda balon valvuloplastinin sağladığı fayda, bu risklerin çoğundan daha büyüktür.

11. İşlem Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Mitral balon valvuloplasti işlemi sonrası iyileşme sürecinin sağlıklı ilerlemesi ve komplikasyonların önlenmesi için hastaların bazı önemli noktalara dikkat etmesi gerekir. Bu süreçte doktorun önerilerine tam uyum, hem kısa hem de uzun vadeli başarı açısından kritik öneme sahiptir.

  • İstirahat ve Aktivite: İşlemden sonraki ilk birkaç gün ağır kaldırma, merdiven çıkma, uzun yürüyüş gibi fiziksel zorlanmalardan kaçınılmalıdır. Genellikle 3–5 gün sonra hafif günlük aktivitelere dönülebilir.
  • Kasık Bölgesi Bakımı: Kateter giriş yerinde hafif morluk, hassasiyet veya şişlik olabilir. Bu bölge temiz tutulmalı ve birkaç gün boyunca su ile doğrudan temastan kaçınılmalıdır. Ani ağrı, şiddetli şişlik veya kanama fark edilirse hemen sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
  • İlaç Kullanımı: Doktorunuz işlem sonrası size kan sulandırıcı (antikoagülan veya antiplatelet), ritim düzenleyici ya da diğer destekleyici ilaçlar reçete edebilir. Bu ilaçlar düzenli ve önerilen dozda kullanılmalıdır. Özellikle atriyal fibrilasyonu olan hastalarda pıhtı oluşumunu önlemek için antikoagülasyon çok önemlidir.
  • Kontrol Randevuları: İşlem sonrası genellikle 1. hafta ve 1. ayda ekokardiyografi yapılır. Kapak açıklığı, varsa mitral yetmezliği ve kalp fonksiyonları değerlendirilir. Rutin takipler, işlemin uzun dönem başarısını sürdürmek için gereklidir.
  • Belirti Takibi: Nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, bayılma ya da bacaklarda şişlik gibi yeni ya da artan belirtiler olursa vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.
  • Görüntüleme Yöntemleri: İşlem sonrası dönemde nadiren, mitral kapağın detaylı değerlendirilmesi için kalp MR’ı ya da BT anjiyografi gibi ileri görüntüleme yöntemleri gerekebilir. Bu tetkikler doktorunuzun gerekli görmesi hâlinde planlanacaktır.
  • Günlük Hayata Dönüş: İşlem sonrası iyileşme hızlıdır. Çoğu hasta bir hafta içinde normal yaşamına dönebilir. Ancak yüksek efor gerektiren işlerde çalışan hastaların birkaç gün daha istirahat etmesi önerilebilir.

Sonuç olarak, mitral balon valvuloplasti sonrası süreç dikkatli izlenmeli, doktor kontrolleri aksatılmamalı ve belirtiler yakından takip edilmelidir. Bu sayede hem işlem başarısı sürdürülür hem de hastanın yaşam kalitesi artırılır.