Karotis Stentleme

Karotis Stentleme Hakkında Bilgilendirme

  1. Karotis arter nedir, ne işe yarar?
  2. Karotis darlığı (karotis stenozu) nedir?
  3. Karotis darlığı neden olur?
  4. Karotis darlığının belirtileri nelerdir?
  5. Karotis darlığı nasıl teşhis edilir?
  6. Karotis darlığı tedavi edilmezse ne olur?
  7. Karotis stentleme nedir?
  8. Karotis stentleme kimlere uygulanır?
  9. Karotis stentleme işlemi nasıl yapılır?
  10. İşlem sonrası hastayı neler bekler?
  11. Karotis stentlemenin riskleri nelerdir?
  12. İşlem sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

1. Karotis Arter Nedir, Ne İşe Yarar?

Karotis arterleri, boynun her iki yanında bulunan ve kalpten çıkan oksijen açısından zengin kanı doğrudan beyne taşıyan hayati damarlardır. Her insanda sağ ve sol olmak üzere iki ana karotis arteri bulunur.

Bu damarlar, beyin dokusunun sağlıklı çalışması için gerekli olan oksijen ve besin maddelerinin taşınmasında kritik rol oynar. Karotis arterlerinin tıkanması veya daralması durumunda beyne yeterli miktarda kan ulaşamaz ve bu da inme (felç) gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.

Dolayısıyla, karotis damarlarının açıklığı ve sağlığı, beynin düzenli kan akışını sürdürebilmesi için son derece önemlidir.

2. Karotis Darlığı (Karotis Stenozu) Nedir?

Karotis darlığı, boyunda yer alan karotis atardamarlarının iç yüzeyinde kolesterol, yağ, kalsiyum ve iltihabi hücrelerden oluşan plakların birikmesi sonucu damar çapının daralması durumudur. Bu duruma tıpta karotis stenozu adı verilir.

Damarın daralması, beyne ulaşan kan miktarını azaltır ve daralma bölgesinde oluşan plak parçaları, kan akımıyla birlikte beyin damarlarına taşınarak inme (felç) riskini artırabilir.

Karotis darlığı, başlangıçta genellikle belirti vermez. Ancak ilerledikçe, beyin dokusunun oksijensiz kalmasına yol açabilecek geçici iskemik ataklara (TIA) veya tam inmelere neden olabilir.

Bu nedenle karotis damarlarının darlığı, özellikle sessiz ilerlemesi nedeniyle düzenli takip ve gerektiğinde müdahale gerektiren ciddi bir damar hastalığıdır.

3. Karotis Darlığı Neden Olur?

Karotis darlığının en yaygın nedeni, ateroskleroz yani halk arasında bilinen adıyla damar sertliğidir. Ateroskleroz, damar duvarında yağ, kolesterol ve kalsiyum birikmesiyle başlar ve zamanla damar iç yüzeyinde plak oluşumuna yol açar. Bu plaklar damarı daraltır, esnekliğini azaltır ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlar.

Karotis darlığı gelişiminde rol oynayan başlıca risk faktörleri şunlardır:

  • İleri yaş
  • Hipertansiyon (yüksek tansiyon)
  • Sigara kullanımı
  • Yüksek kolesterol ve trigliserid düzeyleri
  • Diyabet (şeker hastalığı)
  • Obezite ve hareketsiz yaşam tarzı
  • Ailede erken yaşta kalp-damar hastalığı öyküsü

Bu risk faktörlerine sahip bireylerde karotis damarlarında zamanla sessizce daralma gelişebilir. Darlık ilerledikçe beyne giden kan akımı azalır ve inme riski artar. Bu nedenle risk taşıyan bireylerin erken dönemde tarama testlerinden geçirilmesi büyük önem taşır.

4. Karotis Darlığının Belirtileri Nelerdir?

Karotis darlığı genellikle belirti vermeden sessizce ilerler. Bu nedenle birçok kişi, damar ciddi şekilde daralana kadar durumun farkında olmayabilir. Ancak bazı durumlarda, damar daralmasının beyin kan akımını etkilemesiyle birlikte geçici iskemik atak (TIA) veya inme (felç) belirtileri ortaya çıkabilir.

Karotis darlığına bağlı görülebilecek başlıca belirtiler şunlardır:

  • Vücudun bir tarafında geçici güçsüzlük veya uyuşma (özellikle yüz, kol veya bacakta)
  • Konuşma bozukluğu veya kelimeleri söyleyememe
  • Ani gelişen görme kaybı veya çift görme
  • Baş dönmesi, denge kaybı veya dengesiz yürüme
  • Ani bilinç değişiklikleri veya kafa karışıklığı

Bu belirtiler genellikle birkaç dakika ile birkaç saat sürebilir ve tamamen kaybolabilir. Bu geçici durumlara “geçici iskemik atak (TIA)” adı verilir. TIA, çoğu zaman kalıcı hasar bırakmaz; ancak gerçek bir felcin habercisi olabilir.

Bu nedenle yukarıdaki belirtilerden biri bile yaşanırsa, beklemeden acil tıbbi yardım alınması gerekir. Erken tanı, felç riskini azaltmak için hayati öneme sahiptir.

5. Karotis Darlığı Nasıl Teşhis Edilir?

Karotis darlığının tanısı, hastanın öyküsü, fizik muayene ve görüntüleme yöntemleriyle konur. Özellikle inme riski taşıyan bireylerde erken dönemde yapılan taramalar, hastalığın saptanmasında ve zamanında müdahale edilmesinde kritik rol oynar.

Teşhis sürecinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Doppler Ultrasonografi (Boyun Ultrasonu):
    En sık kullanılan, hızlı ve risksiz tarama yöntemidir. Karotis damarlarındaki kan akım hızı ölçülerek daralmanın varlığı ve derecesi hakkında bilgi verir.
  • BT Anjiyografi (Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi):
    Damarların iç yapısı detaylı şekilde görüntülenir. Darlığın yeri, uzunluğu ve kireçlenme düzeyi net olarak belirlenebilir.
  • MR Anjiyografi (Manyetik Rezonans Anjiyografi):
    Radyasyon içermeyen, damar yapısını ve beyin dolaşımını değerlendirmek için kullanılan bir görüntüleme tekniğidir.
  • Klasik Anjiyografi (Kateter Anjiyografisi):
    Damar içine kasıktan girilerek kontrast madde verilmesiyle yapılan, altın standart tanı yöntemidir. Aynı seansta tedavi (stentleme) de uygulanabilir.

6. Karotis Darlığı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Tedavi edilmeyen karotis darlığı, zamanla ilerleyerek beyne giden kan akımının azalmasına ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu durumun en korkulan sonucu, inme (felç) gelişmesidir.

Daralan damarın iç yüzeyindeki plaklardan kopan küçük parçalar (mikroemboller), kan akımıyla beyin damarlarını tıkayabilir. Bu tıkanıklık, beyin dokusuna oksijen gitmesini engeller ve ani gelişen kalıcı nörolojik hasara neden olabilir.

Tedavisiz karotis darlığının yol açabileceği durumlar:

  • Geçici iskemik atak (TIA): Belirtiler birkaç dakika ile saatler içinde tamamen geçse de bu durum gerçek bir felç riskinin habercisidir.
  • İnme (felç): Beynin kanlanmasının ani ve kalıcı şekilde bozulmasıyla gelişir. Vücudun bir tarafında güçsüzlük, konuşma bozukluğu, görme kaybı gibi ciddi bulgularla seyreder ve yaşam kalitesini kalıcı şekilde düşürebilir.
  • Kalıcı engellilik ve bağımlılık: Özellikle majör inmelerde hasta yatağa bağımlı hâle gelebilir, yaşam boyu fizik tedavi ve bakım ihtiyacı doğabilir.
  • Hayati risk: İnmeye bağlı ölümler, karotis darlığının en ciddi sonuçlarından biridir.

Bu nedenle karotis darlığı erken teşhis edilmeli, risk seviyesi belirlenmeli ve gerekli durumlarda stentleme gibi müdahaleler gecikmeden planlanmalıdır.

7. Karotis Stentleme Nedir?

Karotis stentleme, boyundaki daralmış karotis atardamarının, kasıktan girilerek bir balon ve ardından yerleştirilen metal ağ yapısındaki stent ile genişletilmesi işlemidir. Bu yöntem, damardaki kan akışını düzeltmek ve inme riskini azaltmak için uygulanan, minimal invaziv (kapalı yöntem) bir tedavi seçeneğidir.

İşlem sırasında şu adımlar izlenir:

  • Kasık atardamarından bir kateter yardımıyla daralmış karotis damarına ulaşılır.
  • Darlık bölgesinde önce balonla genişletme yapılabilir.
  • Ardından o bölgeye kendiliğinden açılan ya da balonla açılan bir stent yerleştirilir.
  • Stent, damarın açık kalmasını sağlar ve tekrar daralmasını önler.
  • İşlem sırasında, beyne pıhtı gitmesini önlemek amacıyla koruyucu filtre cihazları kullanılır.

Karotis stentleme, özellikle cerrahi tedaviye uygun olmayan veya riskli hastalarda önemli bir alternatiftir. İşlem genellikle lokal anestezi ile yapılır, hasta işlem sonrası kısa sürede mobilize olur ve çoğu zaman 1–2 gün içinde taburcu edilir.

8. Karotis Stentleme Kimlere Uygulanır?

Karotis stentleme işlemi, karotis damarında ciddi darlık saptanan ve özellikle cerrahi müdahale (endarterektomi) için riskli ya da uygun olmayan hastalarda tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Ayrıca bazı anatomik veya klinik durumlarda stentleme cerrahiye göre daha avantajlı olabilir.

Aşağıdaki hasta gruplarında karotis stentleme önerilebilir:

  • %70’in üzerinde karotis darlığı olan hastalar
  • Geçici iskemik atak (TIA) veya inme geçirmiş hastalar (semptomatik darlık)
  • Cerrahi riski yüksek hastalar: ileri yaş, ciddi akciğer ya da kalp hastalığı, önceki boyun cerrahisi veya radyoterapi öyküsü olanlar
  • Cerrahiye anatomik olarak uygun olmayan hastalar: boyun yapısı nedeniyle ameliyatın zor olacağı durumlar
  • İki taraflı karotis darlığı olan veya tek işlevsel karotis damarı bulunan hastalar
  • Hasta tercihi ve kalp takımı kararıyla cerrahiye alternatif olarak uygun bulunan vakalar

Karotis stentleme kararı, genellikle kardiyoloji, kalp damar cerrahisi, nöroloji ve radyoloji uzmanlarından oluşan multidisipliner bir ekibin ortak değerlendirmesiyle verilir. Her hastanın durumu bireysel olarak incelenir ve en uygun tedavi yöntemi belirlenir.

9. Karotis Stentleme İşlemi Nasıl Yapılır?

Karotis stentleme işlemi, genellikle kasık atardamarı yoluyla yapılan ve açık cerrahi gerektirmeyen, kapalı (endovasküler) bir yöntemdir. İşlem, anjiyografi laboratuvarında (kateter odasında) gerçekleştirilir ve genellikle lokal anestezi altında uygulanır.

İşlem aşamaları şu şekildedir:

  1. Hazırlık ve damar yolu açılması:
    Kasık bölgesi sterilize edilir, lokal anestezi uygulanır ve atardamara ince bir kateter yerleştirilir.
  2. Kateterle damara ulaşım:
    Özel kılavuz teller ve kateterler yardımıyla daralmış karotis damarına ilerlenir. Bu sırada beyne pıhtı gitmesini önlemek için embolik koruma cihazları (filtreler) yerleştirilir.
  3. Balonla genişletme (gerekiyorsa):
    Darlık bölgesi önce balonla hafifçe genişletilebilir (pre-dilatasyon).
  4. Stentin yerleştirilmesi:
    Metal ağ yapısında olan ve kendiliğinden açılan (self-expandable) ya da balonla genişletilen bir stent, daralmış bölgeye yerleştirilir. Stent, damarın açık kalmasını sağlar ve kan akımını düzene sokar.
  5. Kontrol ve kateterin çıkarılması:
    Stentin yerleşimi ve kan akımı anjiyografiyle kontrol edilir. İşlem tamamlandıktan sonra kateter çıkarılır, giriş bölgesi özel cihazlarla kapatılır.

İşlem süresi genellikle 30–60 dakika arasında değişir. Hastalar birkaç saat gözlem altında tutulur ve çoğu zaman aynı gün yürüyebilir, 1–2 gün içinde taburcu edilir.

10. İşlem Sonrası Hastayı Neler Bekler?

Karotis stentleme sonrası iyileşme süreci genellikle hızlı ve konforludur. Açık cerrahiye göre daha az invaziv olması sayesinde, hastalar işlem sonrası kısa sürede mobilize olabilir ve çoğunlukla 1–2 gün içinde taburcu edilir. Ancak bu dönemde dikkatli takip ve bazı önlemler gereklidir.

İşlem sonrası hastayı bekleyen süreç şu şekildedir:

  • Giriş yerinin takibi: Kasık damarının olduğu bölge 4–6 saat boyunca kontrol edilir. Kanama, morarma veya şişlik açısından izlenir.
  • Ritim ve nörolojik bulguların izlenmesi: Özellikle ilk 24 saat boyunca EKG, tansiyon ve nörolojik durum (konuşma, kol-bacak hareketleri) yakından takip edilir.
  • Görüntüleme kontrolleri: İşlem sonrası erken dönemde doppler ultrasonografi ile stentin açıklığı değerlendirilir.
  • Kan sulandırıcı tedavi başlanır: Aspirin ve klopidogrel gibi antiplatelet ilaçlar, doktorun önerdiği süre boyunca kullanılmalıdır.
  • Beslenme ve aktivite: Genellikle 6–8 saat sonra sıvı alımı başlatılır. İlk gün dinlenme önerilir, ancak ertesi gün hastalar yürüyebilir duruma gelir.
  • Taburculuk: Sorunsuz geçen bir işlem sonrasında hasta çoğunlukla ertesi gün taburcu edilir.

Taburculuk sonrası ilk kontrol randevusu genellikle 1. hafta içinde planlanır. Takip eden aylarda ise stentin açıklığını değerlendirmek amacıyla doppler ultrasonografi veya BT anjiyografi yapılabilir.

11. Karotis Stentlemenin Riskleri Nelerdir?

Karotis stentleme işlemi genellikle güvenli bir yöntem olmakla birlikte, her tıbbi girişimde olduğu gibi bazı riskler ve komplikasyonlar taşır. Bu riskler, hastanın yaşı, damar yapısı, eşlik eden hastalıkları ve işlem sırasında kullanılan tekniklere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Karotis stentlemede görülebilecek başlıca riskler şunlardır:

  • İnme (Felç):
    En önemli ve ciddi risktir. İşlem sırasında plak parçalarının koparak beyin damarlarını tıkaması sonucu oluşabilir. Bu riski azaltmak için koruyucu filtre cihazları kullanılır. Tecrübeli ekiplerde bu risk %1–3 civarındadır.
  • Geçici iskemik atak (TIA):
    İşlem sırasında ya da sonrasında, genellikle kalıcı hasar bırakmayan geçici felç benzeri ataklar yaşanabilir.
  • Kasık damarında komplikasyonlar:
    Kateter giriş yerinde kanama, morarma, hematom (kan birikimi) veya nadiren damar zedelenmesi oluşabilir.
  • Stentin tıkanması veya yeniden daralması (restenoz):
    Nadir de olsa stent içinde zamanla daralma gelişebilir. Bu durum düzenli takiplerle erken dönemde fark edilip müdahale edilebilir.
  • Alerjik reaksiyonlar ve böbrek etkilenmesi:
    İşlem sırasında kullanılan kontrast maddeye bağlı olarak nadiren alerjik reaksiyon ya da böbrek fonksiyonlarında geçici bozulma gelişebilir.
  • Kalp krizi veya ritim bozuklukları:
    Özellikle ciddi kalp hastalığı olan bireylerde işlem sırasında nadir olarak görülebilir.

Bu komplikasyonların çoğu nadirdir ve işlem öncesi yapılan dikkatli değerlendirme ile büyük ölçüde önlenebilir. İşlem deneyimli bir ekip tarafından uygun şartlarda uygulandığında başarı oranı oldukça yüksektir.

12. İşlem Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Karotis stentleme işlemi sonrası sağlıklı bir iyileşme süreci ve stentin uzun vadeli başarısı için hastaların bazı noktalara dikkat etmesi büyük önem taşır. Bu süreçte doktor önerilerine tam uyum göstermek, komplikasyonları önlemek ve inme riskini azaltmak açısından hayati öneme sahiptir.

İşlem sonrası dikkat edilmesi gereken başlıca konular şunlardır:

  • İlaçların düzenli kullanımı:
    İşlem sonrası genellikle ikili antiplatelet tedavi (aspirin ve klopidogrel) başlanır. Bu ilaçlar, stent içinde pıhtı oluşumunu önlemek için hayati önem taşır. Hekimin önerdiği süre boyunca, aksatılmadan kullanılmalıdır.
  • Giriş yerinin takibi:
    Kasık bölgesinde şişlik, morarma veya kızarıklık varsa, bunların ilerleyip ilerlemediği gözlemlenmelidir. Şiddetli ağrı, aktif kanama ya da enfeksiyon belirtisi varsa doktora başvurulmalıdır.
  • Fiziksel aktivite:
    İlk birkaç gün ağır kaldırmaktan, eğilmekten veya fazla efordan kaçınılmalıdır. Giriş bölgesi tamamen iyileşene kadar dikkatli olunmalı, yürüyüş gibi hafif egzersizlere doktorun önerdiği zamanda başlanmalıdır.
  • Beslenme ve yaşam tarzı:
    Kalp ve damar sağlığını destekleyen düşük tuzlu, dengeli bir diyet benimsenmelidir. Sigara bırakılmalı, alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır. Hipertansiyon, diyabet ve kolesterol yüksekliği gibi eşlik eden hastalıklar varsa bu durumlar mutlaka kontrol altında tutulmalıdır.
  • Takip muayeneleri:
    Stentin durumu ve damarın açıklığı, belirli aralıklarla doppler ultrasonografi veya BT anjiyografi ile kontrol edilir. Özellikle ilk 6 ay ve ilk yıl kritik takip dönemidir.
  • Nörolojik belirtilere dikkat:
    Ani gelişen konuşma bozukluğu, görme kaybı, kol veya bacakta güçsüzlük gibi belirtiler olursa vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bunlar yeni bir inmenin erken uyarısı olabilir.

Dikkatli takip ve düzenli kontrol ile karotis stenti uzun yıllar boyunca güvenle görevini sürdürebilir. Hastanın yaşam tarzı değişikliklerine uyumu ve medikal tedaviye bağlılığı başarıyı doğrudan etkiler.