Perifer Arter Darlıkları ve Stentleme

Periferik Arter Darlıkları ve Stentleme Hakkında Bilgilendirme

(İliak, Femoral ve Subklavian Arterler)

  1. Periferik arterler nedir, ne işe yarar?
  2. Periferik arter darlığı nedir?
  3. Bu darlıklar neden oluşur?
  4. Hangi belirtilerle kendini gösterir?
  5. Nasıl teşhis edilir?
  6. Tedavi edilmezse ne olur?
  7. Periferik arter stentleme nedir ve kimlere uygulanır?
  8. İşlem nasıl yapılır?
  9. İşlem sonrası hastayı neler bekler?
  10. Olası riskler nelerdir?
  11. İşlem sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

1. Periferik Arterler Nedir, Ne İşe Yarar?

Periferik arterler, kalpten çıkan kanı kol ve bacaklar gibi vücudun uç bölgelerine taşıyan büyük atardamarlardır. Bu damarlar arasında en sık karşılaşılanlar:

  • Alt ekstremite arterleri: Aorttan çıkan iliak arterler, bacaklara uzanan femoral ve popliteal arterler
  • Üst ekstremite arterleri: Aort yayı üzerinden çıkan subklavian arterler ve onların devamı olan brakiyal arterler

Bu damarlar, kaslara ve dokulara oksijen ve besin açısından zengin kan taşır. Böylece günlük aktiviteler için gerekli olan enerji sağlanır. Damarların tıkanması veya daralması durumunda, ilgili uzuvda yeterli kan akışı sağlanamaz ve bu durum ağrı, yürüme kısıtlılığı hatta ileri durumlarda doku kaybı gibi sorunlara yol açabilir.

Periferik arterlerin sağlıklı bir şekilde çalışması, kişinin hareket kabiliyeti, yaşam kalitesi ve organ sağlığı açısından son derece kritiktir.

2. Periferik Arter Darlığı Nedir?

Periferik arter darlığı, kol ya da bacaklara giden atardamarlarda damar içi plak birikimi nedeniyle damar çapının daralması ya da tamamen tıkanması durumudur. Bu plaklar genellikle kolesterol, kalsiyum ve iltihap hücrelerindenoluşur. En sık görülen damar sertliği (ateroskleroz) sonucu oluşur.

Daralma ya da tıkanma sonucu, ilgili uzvun kaslarına ve dokularına yeterince oksijenli kan ulaşamaz. Bu durum özellikle yürürken ya da efor sırasında belirginleşen ağrılara, ilerleyen vakalarda ise istirahatte ağrıya veya yara oluşumuna neden olabilir.

En sık etkilenen bölgeler:

  • Alt ekstremitede: Aort, iliak, femoral ve popliteal arterler
  • Üst ekstremitede: Subklavian arter (özellikle subklavian steal sendromuna neden olabilir)

Periferik arter darlığı, kalp-damar hastalığı olan kişilerde sık görülür ve genellikle koroner arter hastalığı ve karotis darlığı ile birlikte bulunabilir. Bu nedenle vücudun damar sisteminin bir bütün olarak değerlendirilmesi önemlidir.

3. Bu Darlıklar Neden Oluşur?

Periferik arter darlıklarının en sık nedeni aterosklerozdur. Ateroskleroz, damar duvarında zamanla yağ, kolesterol, kalsiyum ve bağ dokusu birikmesiyle oluşan kronik bir damar hastalığıdır. Bu süreç, damarların sertleşmesine ve daralmasına neden olur.

Başlıca risk faktörleri şunlardır:

  • Sigara kullanımı: En önemli ve önlenebilir risk faktörüdür.
  • Yüksek kolesterol: LDL kolesterol düzeyi arttıkça damar sertliği riski de artar.
  • Hipertansiyon: Damara binen basınç, damar duvarında hasara yol açar.
  • Diyabet (şeker hastalığı): Damar duvarının iltihabi süreçlerle bozulmasına neden olur.
  • İleri yaş: Yaşlandıkça damar elastikiyeti azalır ve plak birikimi hızlanır.
  • Hareketsiz yaşam tarzı ve obezite
  • Ailede damar hastalığı öyküsü

Bunlara ek olarak, özellikle subklavian arter darlığı için geçirilmiş travmalar, cerrahiler, radyoterapi öyküsü veya nadiren vaskülit gibi iltihabi damar hastalıkları da etkili olabilir.

Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle, kol veya bacak damarlarında kan akımı bozulur ve organların oksijenlenmesi azalır. Bu durum zamanla hem yaşam kalitesini bozar hem de ciddi komplikasyonlara zemin hazırlar.

4. Hangi Belirtilerle Kendini Gösterir?

Periferik arter darlıkları genellikle yavaş ilerleyen ve başlangıçta belirti vermeyen hastalıklardır. Ancak damar daralması belirli bir seviyeyi geçtikten sonra, ilgili uzuvda oksijenlenme azalır ve bu da çeşitli belirtilerle kendini göstermeye başlar.

Alt ekstremite (bacak) arter darlığında görülebilecek belirtiler:

  • Kladikasyo (topallama) intermittens:
    Yürümeyle ortaya çıkan, istirahatle geçen baldır ağrısı en sık görülen belirtidir. Ağrının yeri, tıkanıklığın seviyesine göre değişir (örneğin kalçada ağrı = iliak arter darlığı).
  • Bacakta soğukluk ve solukluk
  • Tırnak, cilt ya da kıllarda beslenme bozukluğu
  • İstirahat ağrısı (ilerlemiş hastalıkta)
  • Yara iyileşmesinde gecikme, ayakta yara ya da kangren gelişimi

Üst ekstremite (kol) arter darlığında görülebilecek belirtiler:

  • Kolda eforla gelen ağrı, uyuşma ya da yorgunluk
  • Kol tansiyonunun karşı tarafa göre düşük ölçülmesi
  • Boyun, baş ve kollarda dengesizlik hissi (özellikle subklavian steal sendromunda)
  • Beyin bulguları (baş dönmesi, görme bozukluğu, senkop): Subklavian arterdeki darlık, vertebral arter akımını etkileyerek arka beyin dolaşımını bozabilir.

Bu belirtiler hastalığın ciddiyetine göre hafiften yaşamı tehdit edici düzeye kadar değişebilir. Erken tanı ile uygun tedavi planlaması, komplikasyonları önlemede kritik öneme sahiptir.

5. Periferik Arter Darlığı Nasıl Teşhis Edilir?

Periferik arter darlığının tanısı, hastanın öyküsü ve fizik muayene bulgularıyla başlar, ardından çeşitli görüntüleme yöntemleri ile netleştirilir. Hedef, damar daralmasının yeri, derecesi ve neden olduğu kan akımı bozukluğunun kapsamını belirlemektir.

Teşhis için kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

  • Fizik muayene ve nabız değerlendirmesi:
    Etkilenen kol veya bacakta nabzın zayıf ya da alınamıyor olması darlık lehinedir. Ayrıca ekstremitede solukluk, soğukluk ve kas atrofisi dikkat çeker.
  • Ankle-Brachial Index (ABI) – Ayak bileği-kol basınç oranı:
    Alt ekstremite damar darlığını değerlendirmek için yaygın olarak kullanılır. %90’ın altındaki değerler darlık düşündürür.
  • Doppler Ultrasonografi:
    Damar içindeki kan akım hızını ölçerek daralma olup olmadığını gösterir. İlk basamak, risksiz ve kolay uygulanabilir bir testtir.
  • BT Anjiyografi (Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografisi):
    Damar yapısını ayrıntılı gösterir. Darlığın tam yeri, uzunluğu ve yaygınlığı değerlendirilir.
  • MR Anjiyografi:
    Radyasyon içermeyen bir alternatif olup özellikle genç ve böbrek sorunu olan hastalarda tercih edilir.
  • Klasik Anjiyografi (Kateter Anjiyografisi):
    Tanının doğrulanması ve aynı seansta tedavi (stentleme) için kullanılır. Altın standart görüntüleme yöntemidir.

Doğru tanı, tedavi kararını doğrudan etkiler. Özellikle ilerleyici semptomları olan ya da yüksek inme/iskemi riski taşıyan hastalarda ileri görüntüleme kaçınılmazdır

Medical peripheral artery disease illustration

6. Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Periferik arter darlıkları zamanında tedavi edilmediğinde, kan akımındaki azalma giderek artar ve bu durum çeşitli ciddi sonuçlara yol açabilir. Tedavisiz kalan olgular, hem yaşam kalitesini bozan kronik sorunlara hem de yaşamı tehdit eden komplikasyonlara neden olabilir.

Alt ekstremite (bacak) darlıkları tedavi edilmezse:

  • İlerleyici yürüyüş kısıtlılığı ve yaşam kalitesinde düşüş
  • İstirahat ağrısı: Özellikle gece artan, ayağın aşağı sarkıtılmasıyla kısmen azalan ağrılar
  • Ciltte renk değişiklikleri, ülser (yara) oluşumu
  • Doku nekrozu ve kangren: Tedavisiz ileri olgularda parmak ya da bacak kesilmesine (ampütasyon) kadar gidebilir
  • Yara iyileşmesinde belirgin gecikme ve enfeksiyon riski

Üst ekstremite (kol) darlıkları tedavi edilmezse:

  • Eforla kolda belirgin ağrı ve kuvvet kaybı
  • Tansiyon farkı nedeniyle yanlış ölçümler ve tanı hataları
  • Subklavian steal sendromu gelişimi: Beyne giden vertebral arterin ters akıma zorlanması sonucu baş dönmesi, senkop ve denge bozuklukları
  • Koroner-subklavian steal sendromu: Özellikle internal mammarian arter grefti olan kişilerde kalp kan akımında azalma

Tedavi edilmeyen periferik arter hastalığı, sadece ilgili uzvu değil tüm vücut damar sistemini etkileyen sistemik bir hastalık olduğundan, kalp krizi ve inme riskini de artırır. Bu nedenle erken tanı ve zamanında tedavi hayati önem taşır.

7. Periferik Arter Stentleme Nedir ve Kimlere Uygulanır?

Periferik arter stentleme, kol ve bacaklardaki daralmış veya tıkanmış atardamarların anjiyografi yöntemiyle açılması ve bu bölgelere metal bir stent yerleştirilmesi işlemidir. Amaç, kan akışını yeniden sağlayarak ağrıyı azaltmak, yürüyüş kapasitesini artırmak ve dokuların oksijenlenmesini düzeltmektir.

Bu işlem genellikle şu durumlarda tercih edilir:

  • Yürümeyi sınırlayan bacak ağrısı (intermittent kladikasyo)
  • İstirahat ağrısı veya ayakta geçmeyen yara
  • Kritik uzuv iskemisi riski (kangren gelişimi tehdidi)
  • Üst ekstremite darlığına bağlı belirtiler: eforla kolda yorgunluk, baş dönmesi, görme bozukluğu (subklavian steal sendromu)
  • Cerrahiye uygun olmayan veya yüksek riskli hastalar
  • Cerrahi yerine daha az invaziv bir yöntem tercih edilen vakalar

İşlem nasıl yapılır?

  • Genellikle kasık (veya bazen kol) atardamarından girilerek daralmış bölgeye ulaşılır.
  • Önce balonla genişletme (anjiyoplasti) yapılır, ardından metal bir stent yerleştirilir.
  • Stent, damar duvarını destekleyerek yeniden daralmasını engeller.
  • İşlem lokal anesteziyle yapılır ve çoğu hasta kısa sürede ayağa kalkabilir.

Periferik arter stentleme, cerrahiye kıyasla daha az riskli bir seçenek olup özellikle ileri yaştaki veya eşlik eden hastalıkları olan bireyler için etkili ve güvenli bir tedavi alternatifidir.

8. Periferik Arter Stentleme İşlemi Nasıl Yapılır?

Periferik arter stentleme işlemi, genellikle kasık atardamarı (ya da bazı durumlarda kol atardamarı) yoluyla yapılan, lokal anestezi altında gerçekleştirilen kapalı (endovasküler) bir tedavi yöntemidir. İşlem, anjiyografi laboratuvarında (kateter odasında) uygulanır ve çoğu zaman hastanın hastanede kalış süresi kısa olur.

İşlem adımları özetle şu şekildedir:

  1. Hazırlık ve damar yolu açılması:
    Giriş yapılacak bölge steril edilir, lokal anestezi uygulanır ve atardamara ince bir kateter yerleştirilir.
  2. Damar içine ilerleme:
    Kılavuz teller ve kateterler yardımıyla daralmış ya da tıkalı bölgeye ulaşılır. Bu aşamada kontrast madde verilerek damar yapısı görüntülenir.
  3. Balonla genişletme (anjiyoplasti):
    Darlık olan bölgeye yerleştirilen balon şişirilerek damar genişletilir.
  4. Stentin yerleştirilmesi:
    Balonla genişletilen bölgeye, genellikle kendiliğinden açılan metal bir stent yerleştirilir. Bu stent damar duvarını destekleyerek yeniden daralmayı engeller.
  5. İşlem sonrası kontrol:
    Kan akımının sağlandığı teyit edildikten sonra kateter çıkarılır. Giriş yerindeki damar özel bir kapatma cihazıyla veya elle baskı uygulanarak kapatılır.
  6. İzlem ve taburculuk:
    Hastalar genellikle 4–6 saat gözlem altında tutulur. Herhangi bir komplikasyon yoksa çoğu hasta aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilir.

İşlem süresi genellikle 30–60 dakika civarındadır. Başarılı bir stentleme sonrasında, semptomlar genellikle hızla geriler ve hastanın yaşam kalitesi belirgin şekilde artar.

9. İşlem Sonrası Hastayı Neler Bekler?

Periferik arter stentleme işleminden sonra iyileşme süreci genellikle hızlı ve konforludur. İşlem kapalı yöntemle yapıldığı için hasta çoğu zaman aynı gün yürüyebilir hale gelir ve 24–48 saat içinde taburcu edilebilir. Ancak başarılı bir iyileşme ve stentin uzun vadeli sağlığı için bazı takipler ve önlemler gereklidir.

İşlem sonrası hastayı bekleyen temel süreçler şunlardır:

  • Giriş yerinin takibi:
    Kasık veya kol bölgesindeki damar giriş yeri birkaç saat boyunca gözlemlenir. Kanama, morarma veya şişlik açısından kontrol edilir. Giriş yerinin kuru ve temiz tutulması önerilir.
  • Yatak istirahati ve mobilizasyon:
    İşlem sonrası ilk 4–6 saat hasta yatak istirahatinde kalır. Sonrasında yavaşça ayağa kalkıp yürüyebilir. Çoğu zaman 1–2 gün içinde normal gündelik aktivitelere dönülebilir.
  • Ağrıda belirgin azalma:
    Özellikle yürümeyle gelen ağrılar (kladikasyo) kısa süre içinde gerilemeye başlar. Hastaların yürüme mesafesi zamanla artar.
  • İlaç tedavisi:
    İşlem sonrası genellikle kan sulandırıcı (antiplatelet) tedavi başlanır (örneğin aspirin + klopidogrel). Bu tedavi, stent içinde pıhtı oluşumunu önlemek için hayati öneme sahiptir.
  • Beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri:
    Damar sağlığını korumak için düşük tuzlu, düşük kolesterollü diyet önerilir. Sigara kesinlikle bırakılmalı, varsa diyabet ve hipertansiyon gibi risk faktörleri kontrol altına alınmalıdır.
  • Görüntüleme kontrolleri:
    İşlem sonrası 1. ayda ve ardından genellikle 6. ay ve 12. ayda Doppler ultrasonografi veya BT anjiyografi ile stent açıklığı değerlendirilir.

Doğru takip ve tedaviyle periferik arter stentleri uzun yıllar boyunca damarın açık kalmasını sağlar. Ancak ihmal edilen durumlarda yeniden daralma (restenoz) ya da stent içi pıhtı gelişme riski vardır.

10. Periferik Arter Stentleme İşleminin Olası Riskleri Nelerdir?

Periferik arter stentleme işlemi, genel olarak güvenli ve etkili bir tedavi yöntemidir. Ancak her tıbbi işlemde olduğu gibi, bu girişimin de bazı riskleri ve olası komplikasyonları vardır. Risk düzeyi, hastanın yaşına, genel sağlık durumuna, damar yapısına ve eşlik eden hastalıklarına bağlı olarak değişebilir.

İşlemle ilişkili başlıca riskler şunlardır:

  • Giriş yeri komplikasyonları:
    Kasık ya da kol damarında kanama, morarma, hematom (kan birikimi), damar duvarında hasar veya psödoanevrizma oluşabilir.
  • Stent içi pıhtı oluşumu (stent trombozu):
    Yetersiz kan sulandırıcı tedavi ya da yüksek pıhtılaşma eğilimi olan hastalarda, stentin içinde pıhtı oluşarak yeniden tıkanıklık yapabilir. Bu durum genellikle işlemden sonraki ilk günlerde görülür.
  • Stentte yeniden daralma (restenoz):
    Zamanla stent bölgesinde damar duvarında tekrar daralma gelişebilir. Bu durum, genellikle aylar içinde ortaya çıkar ve tekrar müdahale gerekebilir.
  • Allerjik reaksiyonlar veya böbrek fonksiyon bozukluğu:
    İşlem sırasında verilen kontrast maddeye karşı alerji gelişebilir. Böbrek hastalığı olan bireylerde kontrast madde böbrek fonksiyonlarını geçici veya kalıcı olarak etkileyebilir.
  • Damarın delinmesi (perforasyon):
    Nadir de olsa damarın iç duvarında yırtılma veya delinme olabilir. Bu durumda cerrahi müdahale gerekebilir.
  • İnme ya da emboli:
    Özellikle subklavian arter stentlemelerinde, kopan plak parçalarının beyin damarlarını tıkaması sonucu inme gelişme riski az da olsa vardır. Bu riski azaltmak için filtreli koruyucu sistemler kullanılabilir.

Bu risklerin büyük kısmı, deneyimli bir ekip ve uygun hasta seçimi ile oldukça düşük seviyelere indirilebilir. İşlem öncesinde hastanın ayrıntılı değerlendirilmesi ve işlem sonrası düzenli takip, komplikasyonların önlenmesinde anahtardır.

11. İşlem Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Periferik arter stentleme sonrası başarıyı artırmak ve komplikasyon riskini en aza indirmek için hastaların işlem sonrasında bazı kurallara uyması oldukça önemlidir. Hem stentin açık kalması hem de uzun vadeli damar sağlığı açısından bu dönemde dikkatli olmak gereklidir.

İşlem sonrası dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar:

  • İlaç tedavisine uyum:
    Doktorun reçete ettiği kan sulandırıcı ilaçlar (aspirin ve/veya klopidogrel) düzenli ve aksatılmadan kullanılmalıdır. Bu ilaçlar, stent içinde pıhtı oluşumunu önlemek için hayati önem taşır. İlaçların erken kesilmesi, stentin tıkanmasına yol açabilir.
  • Giriş yerinin takibi:
    Kasık veya kol bölgesinde şişlik, kızarıklık, morarma, akıntı veya ağrı gelişirse, enfeksiyon ya da hematom açısından doktorla görüşülmelidir.
  • Fiziksel aktivite:
    İlk birkaç gün ağır kaldırmaktan ve yoğun egzersizden kaçınılmalıdır. Giriş bölgesi iyileşene kadar dikkatli olunmalı, sonrasında ise doktorun önerdiği ölçüde yürüyüş gibi hafif fiziksel aktiviteler teşvik edilmelidir.
  • Yaşam tarzı değişiklikleri:
    • Sigara kesinlikle bırakılmalıdır. Sigara içimi, damar sertliğinin ilerlemesinde en önemli faktörlerden biridir.
    • Kolesterol, tansiyon ve şeker düzeyleri düzenli olarak takip edilmeli ve kontrol altında tutulmalıdır.
    • Sağlıklı ve dengeli beslenme, bol su tüketimi ve egzersiz alışkanlığı geliştirilmelidir.
  • Görüntüleme ve takip muayeneleri:
    Stentin açık olup olmadığını izlemek için belirli aralıklarla Doppler ultrasonografi ya da BT anjiyografiyapılması gerekebilir. İlk kontrol genellikle 1 ay içinde, ardından 6. ay ve 12. ayda planlanır.
  • Nörolojik ya da dolaşımla ilgili yeni belirtilerde erken başvuru:
    Yeni gelişen yürüyüş ağrısı, uyuşma, soğukluk hissi, yara iyileşme problemi veya kolda bacakta güçsüzlük gibi durumlar erken stent tıkanmasının belirtisi olabilir.

Sonuç olarak, işlem sonrası dikkatli takip ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarına uyum, periferik arter stentinin uzun ömürlü olmasını sağlar ve yeni damar tıkanıklıklarını önlemeye yardımcı olur.